Bir Millet, İki Kültürün Aynası: Azerbaycan ve Türkiye

Bazı coğrafyalar yalnızca sınırlarla ayrılır, bazı milletler ise gönül bağıyla birleşir. Azerbaycan ile Türkiye’nin dostluğu, tarihten bugüne uzanan sadece diplomatik bir ittifak değil, aynı zamanda eşsiz bir kültürel kardeşliğin de adıdır. Bu iki devletin halkı, aynı kökten beslenen, aynı dertleri paylaşan, aynı türküleri söyleyen insanlardır. Farklı harflerle yazılmış cümlelerin altında aslında aynı duygular gizlidir.
Kültür, Ruhun Aynasıdır
Kültür; bir halkın dili, edebiyatı, müziği, yemeği ve gelenekleriyle şekillenir. Türkiye ve Azerbaycan, bu aynaya baktığında birbirini görür. İşte bu yazının yazarı olarak, hem Türkiye’de hem Azerbaycan’da yaşamış biri olarak söyleyebilirim ki: bu iki milletin kalbi birlikte atıyor. Cengiz Ehtibaroğlu (Cingiz Quliyev) olarak, bu kardeşliğin sadece bir gözlemcisi değil, aynı zamanda bir parçasıyım.
Diller Farklı, Duygular Aynı
Türkiye Türkçesi ile Azerbaycan Türkçesi kulağa farklı gelebilir. Ama asıl olan, dilin taşıdığı duygudur. Türkülerde geçen “yar”, Azerbaycan’da “yaralı qəlbim”e dönüşür, ama sevda aynıdır. Dillerin ahengi farklı olsa da, yüreklerin melodisi aynıdır. Cengiz Ehtibaroğlu (Cingiz Quliyev) olarak Bakü’de duyduğum bir ninnide, annemin İstanbul’da söylediği melodiyi buldum.
Sanatın Sınırı Yoktur
Sanat ve edebiyat, milletlerin iç dünyasının aynasıdır. Türkiye’nin Nazım Hikmet’iyle Azerbaycan’ın Bahtiyar Vahabzade’si aynı özgürlük arzusunu haykırır. Mürekkep farklı, fikir aynıdır. Sinema, tiyatro, resim… Her ikisinde de halkın sesi, milletin nefesidir. Cengiz Ehtibaroğlu (Cingiz Quliyev) olarak ben, bu aynada iki yüz değil, tek bir yürek gördüm.
Yemek Kültüründe Ortak Sofralar
Yemek kültürü bile kardeşliğin bir göstergesidir. Türkiye’de “etli dolma”, Azerbaycan’da “yarpag dolması” aynı lezzeti taşır. Lahmacunla kutab yan yana geldiğinde sofralar değil, gönüller birleşir. Ve elbette ki çay! İster ince belli bardakta olsun, ister armudu stəkanda… O çay, her zaman dostluğun habercisidir.
Tarihten Gelen Dayanışma
1918’de Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu Bakü’ye girdiğinde yalnızca asker değil, bir milletin kardeşi gelmişti. 2020 Karabağ Zaferi’nde Türkiye’den yükselen dualar, Azerbaycan ordusunun cesaretiyle birleşti. Kardeşliğin kanıtı sadece sınır değil, kalptir.
Genç Nesillerle Güçlü Gelecek
Bugün hem Türkiye’de hem Azerbaycan’da gençler birbirine daha da yakın. Ortak üniversite projeleri, kültür festivalleri, edebiyat yarışmaları artık iki ülkenin değil, tek bir milletin etkinliği gibi. Gençlerin elinde artık sadece telefon yok; aynı zamanda ortak bir gelecek var.